Sanat

Duyguların Dili Şiir Köşesi

Duyguların Dili Şiir Köşesi
Hazırlayan : Hatice Değirmenci Dirgen

YILDIZLARA SOR
Yıldızlara sor beni geceden
Bir bilinmezliğe kayıp giden
Günden güne umutlar tüketen
Ayrılığa sor beni gizliden

Sessizce dökülen gökyüzünden
Yağmurlara sor her zerresinden
Gözyaşların silmeden yüzünden
Ayrılığa sor beni gizliden

Yapraklara sor beni dalından
Asi rüzgarlarda yitip giden
Baharı olmayan mevsimlerden
Ayrılığa sor beni gizliden

Çırpınan çırpındıkça çoğalan
Acılar çıkmasında kaybolan
Çaresiz yarınlara saplanan
Ayrılığa sor beni gizliden
Refik Ömer ERDOĞAN

Biz
Ay gece yarısı toprağa yağıyor
Toprakta biz
Birbirinin avuç içlerini okşuyor ellerimiz
Başımızda ne menem bir sevda
Başımızda aşk, öç, kavga
Başımızda tomar tomar sancı
Başımızda ‘her şey iyi olacak’ inancı.
El sallamak fena alışkanlık
Herkes gidiyor
Ben kalıyorum
Toprak sen kokuyor
Havanın derdi göçü burnumu aldatmak
Sağ Salim kurtulursam
Yine öpeceğim boynundan
Sen sevgilimsin
Toprak biziz
Geçecek mutlaka kötü günlerimiz.
Recep Metin 

ÖLDÜKTEN SONRA
Mademki doğmuşuz havva ademden
İnsanoğlu dünyaya sığmıyor neden
Biçilecek tene bir arşın kefen
Ömür son bulacak öldükten sonra

Aç􀆨r nefsi doymaz cimri olanın
Toprak yuvasıdır zalim yılanın
Akrep dostu olmaz kalleş çiyanın
Ömür son bulacak öldükten sonra

Dünya dolu malın olsa ne fayda
Bindirirler seni kolsuz kayığa
Yatacaksın soğuk musallaya
Ömür son bulacak öldükten sonra

Nerde anam babam nerdeler hani
Veren Allah alır o tatlı canı
Mezara gitmez ki dünyanın malı
Ömür son bulacak öldükten sonra
Mahsuni Akgün

HAYAT SENİNLE GÜZELMİŞ ANLADIM
Sensiz tek başıma yalnız kaldım,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..
Ar􀆨k ben kendimce dersimi aldım,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..

Kimseler Senin yerini tutmuyor,
Hiç bir şeyler beni mutlu etmiyor…
Sensiz bu garip huzurla yatmıyor,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..

Tat almaz oldum ben, ekmekten, aştan,
Gözüm kurumaz oldu kanlı yaştan…
Farkım kalmaz oldu duvardan taştan,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..

Uzak kaldım ben, Boncuk Gözlerine,,
O nurlu ve gamzeli yüzlerine…
Hasretim güzel tatlı sözlerine,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..

Yataklar bir diken oldu adeta,
Yaşam zehir oldu garip Sedat’a..
SEDATİYEM;küstüm Sensiz hayata,
Hayat Seninle güzelmiş anladım..
SEDATGÜNAY

BEKLEYİŞ
Beklemek değildir gönlümü yoran
Gelmeyişin canı candan ediyor
Ağlar penceremde bir deli boran
Sen de benimle bir yağ artık diyor.

Çilemi gittiğin günde bıraktın
Kadim miras gibi boynuma astın
Hani sen matemim olmayacaktın
Gören, gözündeki bu yaş ne diyor.

Yokluğunda her gün olsam da heder
Ah edemem, seni bulmasın keder
İçimdeki o ses artık bu sefer
Vuslattan ümidi kesiver diyor.

Sensizlik ömrüme dipsiz bir kuyu
Söz dinlemez oldu artık beş duyu
Yasak ettin gözlerime uykuyu
Geceler git benden uzak ol diyor.

Sitemli sözlere kalmadı gücüm
Hüsranla beslendi baharda gülüm
Kapıyı çalınca ansızın ölüm
Heybene kattığın neyin var diyor.
MUSTAFA GÖKCEN

ÜZÜLME
Seni sevmeyip çekip gitti diye üzülme
Sevin nasibin o değilmiş diye
Sabret demek ki zamanı var ,
nasibinin cemre gibi kalbine düşmesine
İsyanı bırak hayırlısı böyleymiş de

Her kalbin sevgiye ihtiyacı vardır
Kimi kalır yar olur
Kimi gider yara olur
Ama unutma herkes eninde sonunda
mutluluğu bulur

Sen beklemesini bil
Nasipse gelir yemenden
Değilse ne gelir elden
Sen Rabbine bırak , eeeo değil mi
kurumuş çiçekleri yeniden yeşerten…
Niyazi Emren

GÜZEL
Unutuyorum bazı günleri
Özlüyorum birkaç heceyi
Seviyorum ıssız geceyi
Gülmeyi unutmuş hüsranda gamzeni
Kim derdi ki bir gün her şey bitecek
Ha􀆨randan hepsi silinecek
Seni hep birkaç mısra incitecek
Sebepsiz yere beni oku diyecek
Belki birgün yeniden incinirim
Birkaç mısrayı okur geçerim
Sana gelir hep nedensizce kalemim
Yazarken birkaç dizede sendelerim
Yürürken düşmem üşürüm ben
Koşarken düşmem tutarsın belimden
Seni delice severim gök’yüzünden
Issız bir hecede kalırsam kurtar
Korkmuyorum senin kendi kendinden
Betül Erdoğan

VURUN ULAN
.
Yazdım şiirimi intihar ediyor duygularım,
Kalemimin başı sağolsun neylersin ki!
Her şey gönlünüzce olsun sizene artık,
Gümüş renkli akıttığım göz yaşlarımdan.
.
Mutsuzluk ve ben her gün oynuyoruz,
Mutluluk hep mızıkçı, saklanıyor benden,
Bαzen ben acıyı buluyorum bazende acı,
Baksana buluyor saklandığım hayat buya
.
Cezaevinde taş duvarlar soğuk çaresiz,
Yaslanıyorum sadık omuz bulamayınca,
Kolum kanadım kırık memur olsam da,
Vefasızlık var ya işte mendiller ıslanıyor.
.
Yüzüm dargın insanlara içimde bir sızı,
Hasret kaldım adam gibi bir dokunuşa,
Yine lades çektiklerim,
Gitmeliyim bensizliğe açılan yollar açık.
.
Toz kaçtı gözlerime zannetme ağlıyorum
Titreyen ellerim yılların soluk bir hatırası,
Ben Sağbaş’ın ipini çoktan çektim git!.
Neşeyi ve hüzünü gördüysen gitmelisin.
.
Vefasızlıkla yangınlarda o yeşil gözlerim
Elem mekan bulmasın kırıldım bak işte,
Defalarca, bile bile aynı yerden hep aynı,
Her bir zerrem tuzla buz olana kadar vuruldum.
.
İnsanlar böyleydi çünkü yakıyordu canımı,
Bir şeyi bilmeden savurdukları yargıları,
Alıştım sonra vurun ulan dedim vursana,
Ölmüş birisini kaç defa daha öldürebilirsiniz ki!
.
Osman SAĞBAŞ

Dur Gönül
Elveda kaldı yazık söylenecek en son söz
Bakmaya korkar o an bakamaz bir türlü göz
Yıkılıp devrilmez mi beden yanar da köz köz
Hayal yoksa gerçek mi biteceksin dur gönül

Ağlamak ister gözüm bir türlü ağlayamaz
Şimdi ne yapsam boşa pişmanlık sesi susmaz
Virandır aşkın bağı ,sevda gülü hiç açmaz
Hayal yoksa gerçek mi biteceksin dur gönül

Neden kalp kanar durur gelsin yarayı açan
Güleyim diyen çok da yok artık aşka yanan
Kırık dökük kaldım ben dayanmaz yürek inan
Hayal yoksa gerçek mi biteceksin dur gönül
Saniye KARA

NUPELDA
Tunceli Ovacık ilçesine bağlı Bilgeç Köyü
kırsalında PKK’lı teröristlerin yola tuzakladığı
mayın patladı. 8 yaşındaki Ayaz ile
4 yaşındaki Nupelda Güloğlu adlı kardeşler
şehit oldu. Nupelda, yeni yaprak veren
tomurcuk demekmiş.

Senin yaşadığın topraklara
Hayallerim yetişmedi Nupelda
Kar yağınca saçlarına
Yırtık mintanınla, çorapsız ayaklar
Umut olmadı geleceğine
Biz nutuklar atarken maytaplı gecelerde
Senin karanlıkta kaldığını göremedik.
Gaz lambası ışığında kitapların satırları
Gözlerini yoruyor mu Nupelda?
Aylar boyu kapalı okullarda
O minicik bedenler
Geleceği arıyor mu?
Çok sorular soruyor mu Nupelda?
Senin çantan bezden-torbadan mı?
Bapuçların yamalı, ellerin üşüyor mu?

Her sabah bir umut,
Kar yığını yolları,
Beklediğin gelir diye,
Gözlerin eşiyor mu?

Annelerin dualarında saklanmış
Tomurcuklar bahar gelince açar mı?
Yeni yaprak veren tomurcuklar diyorum;
Üzerine konan kelebeklerle
Bir ilkbahar gününde
Uçartmalarla birlikte
Özgürce uçar mı?

De hele bana Nupelda
Senin yaşadığın topraklarda
Mayınlar mı ekilir, ekin yerine?
Oyun bahçelerine top mermileri mi iner?
Gökyüzünde uçurtmaları vururlar mı?

Daha masallar anlatacaktım sana Nupelda
Sevgi üzerine, barış üzerine…
Melek olup, kanatlanıp uçmak var mıydı?
Ben ‘kahrolsun’ edebiyatı yaparken
Umutların, hayallerin bu kadar mıydı?
Gündüz Aydın

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir