Yeniden başlamak güzeldir. Hayata format atmak
elzemdir. Şu ölümlü dünyada her şeyin geçici, her şeyin emanet
olduğunu hatırlamak büyük bir nimettir
Sevdiğim bir şarkıda “Sil baştan başlamak gerek bazen,
hayatı sıfırlamak, sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi
unutmak” diye bir bölüm var. İşte bazen hayata format atıp
yeniden başlamak, yeni bir bakış açışı ile hayatı dizayn etmek,
dost ve düşman bildiklerimizi yeniden gözden geçirmek,
yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı çek etmek gerek.
Aramadıklarımızı aramak, küs olduklarımıza gitmek,
üzdüklerimizin gönlünü almak, ihmal ettiklerimizi hatırlamak
gerek bazen. Söylediklerimizi, söyleyemediklerimizi, takdir
ettiklerimizi, yerdiklerimizi gözden geçirmek gerek. Sessiz
kaldıklarımızı, fazla tepki verdiklerimizi, suya sabuna
dokunmadıklarımızı bir film şeridi gibi hayal edip yeniden yola
koyulmak gerek bazen.
Yeniden başlamak güzeldir. Hayata format atmak
elzemdir. Şu ölümlü dünyada her şeyin geçici, her şeyin emanet
olduğunu hatırlamak büyük bir nimettir. Yunus Emre “Ana
rahminden çıktık, geldik pazara, kefenimizi aldık, gidiyoruz
mezara” diye dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu en veciz
şekilde ifade ediyor. İşte bu bilinçle iki nefes arasında yaşanılan
anın değerini bilmek ve ona göre yaşamak ne güzel.
Başkalarının muhasebesini yapmaktan, başkalarının
kusurlarını araştırıp ortaya dökme telaşından kendi hatalarımızı
görüp düzeltmeye ne yazık ki vakit kalmıyor. Herkese laf
yetiştiriyor, her olaya yorum yapıyor, her konuda kendimizi
alleme-i cihan sanarak fetvalar veriyoruz. Tabii ki başkaları ile
uğraşmaktan kendimizi düzeltmeye, kendimize dönmeye fırsat
bulamıyoruz. Oysa ki şöyle bir kendimize gelebilsek, kendi
içimize bir bakabilsek ne çok şey kazanacağız. Kırıp
döktüklerimizi, ihmal ettiklerimizi, kaş çatıp üzdüklerimizi ah bir
görebilsek.
Hz. Ömer (R.A) “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba
çekiniz. Ameliniz tartılmadan önce, kendi amelinizi tartınız.
Hesaba çekilmek üzere, kıyamet günündeki en büyük arz,
huzura alınmak üzere gerekli güzel hazırlıkları yapınız. O gün
huzura alınırsınız, öyle ki size ait hiçbir sır gizli kalmayacak.
Bütün sırlar meydana çıkacak” buyuruyor. O halde biri sizi
hesaba çekmeden önce kendinizi ölçüp tartın.
Ölüm gelmeden önce kişinin kendine çeki düzen
vermesi, gidişatına bakıp bir nefis muhasebesi yapması,
hayatına yeni bir yön vermesi ne güzeldir. Kar ve zararını hesap
eden insana düşen budur. Ömrün bilançonuzu çıkartıp ona göre
yeni bir vaziyet planı yapmak gerekiyor.
Daha düne kadar ölümü akıllarından bile geçirmeyen nice
milyonlar şu an kara toprağın altındalar. Sanki ölüm yokmuş gibi
davrananlar şimdi toprak oldular. Dünyanın işini bitirmeye
çalışanların işini dünya çoktan bitirdi. Yeri doldurulamaz
zannedenlerin yerinde şimdi yeller esiyor. Bir varmış, bir
yokmuş…
Şairin “Zaman ne kadar da çabuk geçiyor Mona!” dediği
gibi, zaman ışık hızında ilerliyor. Hayatı tekrar yaşamak, geri
dönüp düzeltmek, müsveddeleri temize çekmek için bir
fırsatımız daha olmayacak. Anı yaşamak ve her ana, her insana
hak ettiği değeri vermek, ahir ömrümüzde “keşke demekten
kurtulmak için insan olarak geldiğimiz dünyada insanca
yaşamak gerek.
Hayat sürekli devam eden bir imtihandan ibaret. Sürekli
gözetlendiğini, yaptığın her zerrenin, attığın her adımın kayıt
edildiğini ve bunların imtihanın bir parçası olduğunu unutma. Ve
bu imtihanın bir bütünlemesi yok. Tek bir imtihan var. Gerisi boş
Hayat aslında bir resim çizme sanatı gibidir. Ama kara
kalemle değil, tükenmez kalemle çizilen bir resim gibi
hayatımız. Yazdıklarımız, çizdiklerimiz, yanlışlarımız,
tereddütlerimiz birikecek ve sonunda “hayat” dediğimiz
resmimiz ortaya çıkacak. Sonra karşısına geçip baktığımızda
“bu ne biçin resim böyle” deme hakkımız da yok. Dikkat et! O
senin hayatın ve senin kendi ellerinle yaptığın resmin. Bizden
sonraki nesle bırakacağımız en güzel miras bu resim olacak.
Çizeceğin resme dikkat et.
Op.Dr.Muzaffer Yurttaş
Genel Cerrahi Uzmanı
24. Dönem Manisa Milletvekili
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Manisa Şb.Bşk.
