Köşe Yazısı

EKİM! TAM ZAMANI

Olmadık hayaller kurduran, kimilerini üşütüp, kimilerinin
içini ısıtan, insanların vahşi tarafını en iyi evcilleştiren bolluk ve
bereketin habercisi olan yağmura ihtiyaç duyduğumuz günlere
geldik.

Ne çok faydası vardır ekim ayında, ekim zamanında
toprakla buluşan suyun. Bütün bir yaz boyunca sıcaktan bunalan
sadece insan değildir. Toprak ana da hasrettir bir damla suya.

Ufukta bulutlar toplanıyor, yağmur yağmak üzere, kavruk
toprak heyecanla bekliyor.

İlk yağmur bereket ve bolluk getirir, sokakları yağmurla
buluşturan gökyüzüne ne çok şey borçluyuz.

Başlayan ekim bereketi yazın yorgunluğunu, tozunu almak
istercesine yağıyor. Kuşlar bayram yerine gösteriye çıkmış gibi mutlu.

Serçeler kaldırım çukurlarında biriken su damlaları ile
oluşan gölde banyo sevinci yaşıyor gibiler.

Kanatlarını çırparak sanki bir kutlama yaparcasına en
güzel danslarını sergiliyorlar.

Arınmak ve temizlenme sembolü olan yağmur doğa
ananın olmazsa olmazıdır.

Yağmurun yağması ile birlikte yeşillenen ağaçların
kendilerini korumak için salgıladıkları ‘’FİTONSIT‘’ maddesi doğa
yürüyüşüne çıkanlarda stresi azaltıp, bağışıklığı artırır.

Yağmurun yağacağını hisseden bizler, gök gürlemesi ile
kendimizi pencerenin önünde buluveririz. Gökyüzünde kara
bulutlar, şimşeklerle sanki bir şeylerin pazarlığını yapıyor gibi.

Yağacak yağmur, bereketin habercisi mi yoksa bir felaketin
habercisi mi bilinmez? Bereket deryasının yağmaya başlamasıyla
herkes sanki evlere, iş yerlerine ve çatı altlarına hapsolur.

Geçici süreliğine özgürlüğü elinden alınmış gibi hisseder
insan kendini. Çisil çisil yağan yağmurun altın da el ele yürümek,
iliklerine kadar ıslanmak isteyen ne çok kişi vardır.

İçimizdeki çocuğun dışarı çıkmasıdır yağmur yağarken
yaşadığımız sevinç. Felakete çevirecek şeklinde yağarsa vay
halimize, sergisinde kurutulacak mahsulü olanların korkulu
rüyasıdır bu anlar.

Önceden toprağa düşen damlalar, şimdilerde giderek
artan yapılaşmadan dolayı betona düşmekte ve iyi bir alt yapısı
yoksa yaşadığımız yerin, katlı evlerinde oturanlar için camdan
seyir olan yağmur, tek katlı korunmasız evlerde oturan dar gelirli
vatandaşın hayal kırıklığı ile sonuçlanmaktadır.

Yavaş yağarsa toprak suya doyacak, çiçekler, böcekler,
kuşlar bayram edecek, hızlı ve varlığını göstermek istercesine
yağarsa eğer doğaya ve doğada yaşayan canlılar üzerinde bazı
hasarlar bırakacaktır.

Suskunluk sonrası sessizliğin ardından, renklerin bütün
güzelliğini içinde barındıran gökkuşağı açacaktır semada.

Çocukken ‘’Yağmur yağar seller akar Arap kızı camdan
bakar, ‘’ sözünü ve Arap kızının neden camdan baktığını merak
edenler mutlaka vardır.

Yetişkin olduğunda anlıyor insan bunun ne anlama
geldiğini. Her şeyi düzgün ve sadece camdan yağmuru izlemek için
var olan insanları anlatıyor.

Sadece onlara kalan yağan yağmuru izlemek.
Ne yağmuruna maruz kaldığımızdır aslında önemli olan.
Nisan yağmuru mu?
Yaz yağmuru mu?
Zam yağmuru mu?

Faizler indirildi zamlar bindirildi parası dolar ve altında
olanlar yılın en bereketli günlerini yaşıyor. Sanıyorum şans onların
yüzüne güldü bu yıl.

Unutamadığımız anlara şahitlik eden yağmurlar,
hafızalardaki yerini her zaman korumuştur.

Gökyüzü ağlarken edilen ilanı aşklar, trafikte sıkışıp
kaldığımız saniyeler, yürümek zorunda kalıp, iliklerine kadar
ıslandıktan sonra hastalandığımız zamanlara şahitlik eden,
gökyüzünden inen sicim yumağı yeterince yağdığında yer altı
rezervleri de zenginleşecek ve ekolojik denge korunacak􀆨r.

Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı altında sobe oynamak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir